Böyle Devam Ederse Diyabet Hastalarının Sayısı 2050’de 1,3 Milyarı Aşabilir

Dünya çapında diyabet vakaları hızla artıyor ve 2050 yılında 1,3 milyarı aşması bekleniyor. Obezite ve eşitsizlikler gibi faktörler, diyabetin yayılmasında önemli bir rol oynuyor. Diyabet, kalp hastalığı, felç ve diğer sağlık sorunlarıyla ilişkili olarak büyük bir tehdit oluşturuyor. Eşitsizliklerin ve yapısal ırkçılığın etkileri, diyabet vakalarını daha da artırıyor.

Böyle Devam Ederse Diyabet Hastalarının Sayısı 2050’de 1,3 Milyarı Aşabilir
A+
A-

Dünya çapında yapılan son araştırmalar, endişe verici bir tabloyu ortaya koyuyor. Diyabet hastalarının sayısı, hızla artan obezite ve sağlıkta yaygınlaşan eşitsizlikler nedeniyle 2050 yılına kadar iki katından fazla artarak 1,3 milyarı aşabilir. Bugün 529 milyon diyabet hastası bulunurken, bu rakamın 2050 yılında 1,3 milyarı geçeceği öngörülüyor. Önümüzdeki 30 yıl boyunca hiçbir ülkenin diyabet oranında düşüş beklenmiyor.

Diyabet Hasta

Washington Üniversitesi Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü’nün yaptığı araştırmanın bulguları, saygın tıp dergisi Lancet’te yayımlandı. Bu verileri endişe verici olarak değerlendiren uzmanlar, diyabetin diğer hastalıkların önüne geçerek insanlar ve sağlık sistemleri için önemli bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Araştırmacılar, diyabet vakalarının çoğunun obezite ile bağlantılı ve önlenebilir tip 2 diyabet olduğunu vurguluyor.

Diyabetin küresel olarak artış gösterdiğini belirten uzmanlar, bu durumun başlıca nedeninin obezite artışı olduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık 9,8 milyar olacağını öngörüyor. Bu da demek oluyor ki, o zamana kadar her 7-8 kişiden biri diyabet hastası olacak. Bu alarm verici bir durum ve kalp hastalığı, felç gibi birçok başka kalp rahatsızlığıyla ilişkili olduğu için ciddi sonuçlara yol açabilir.

2 10

Ancak diyabet vakalarındaki artış, düşük gelirli ülkeler ve bölgeler üzerinde daha büyük etkiler gösteriyor. Örneğin, hastalığın küresel nüfus içindeki yaygınlığı bugün yüzde 6,1 seviyesindeyken, 2050’de Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yüzde 16,8’e, Latin Amerika ve Karayipler’de ise yüzde 11,3’e çıkması bekleniyor. Bu durum, yapısal ırkçılığın ve coğrafi eşitsizliğin diyabet, hastalık ve ölüm oranlarını artırdığına dikkat çeken araştırmanın yazarları tarafından vurgulanmıştır.

Azınlık etnik grupların maruz kaldığı yapısal ırkçılığın ve coğrafi eşitsizliklerin diyabet vakalarını artırdığı belirtilmektedir. Dışlanmış topluluklara mensup insanların temel ilaçlara erişim olasılıkları daha düşüktür ve bu da daha kötü kan şekeri kontrolüne, düşük yaşam kalitesine ve daha kısa yaşam beklentisine yol açar. Araştırmaya göre, pandemi süreci diyabet eşitsizliklerini küresel olarak artırmış ve marjinalleştirilmiş topluluklar üzerinde kamu politikaları ve sosyokültürel normların olumsuz etkilerini hissettirmiştir. Bu durum, gelecek nesilleri de etkileyecektir.

İngiltere Diyabet Vakfı yöneticisi Chris Askew, Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, “Bu önemli çalışma, hem İngiltere hem de dünya genelinde karşı karşıya olduğumuz diyabet krizinin büyüklüğünü gösteriyor” dedi. Askew, etnik kökenin, yaşanılan yerin ve gelirin tip 2 diyabete yakalanma olasılığını, alınan bakımı ve uzun vadeli sağlığı etkilediğine dikkat çekerek, hastalıkların temel nedenlerinin ele alınması için hükümetler arası ortak eylem ihtiyacını vurguladı.

3 7

Türkiye’de de durum benzer şekilde endişe vericidir. Sağlık Bakanlığı’nın Uluslararası Diyabet Federasyonu’ndan elde ettiği verilere göre, Türkiye’de 20-79 yaş arası yaklaşık 7 milyon diyabet hastası bulunmaktadır. Bu rakam, toplam yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15’ine denk gelmektedir. Türkiye’de diyabet, bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmekte ve “Tip 2 Diyabet yüzde 80 oranında önlenebilir bir hastalıktır” ifadesi kullanılmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), diyabet hakkında bazı temel bilgilere yer vermektedir. Diyabetli insan sayısı 1980 yılında 108 milyonken, 2014 yılında bu rakam 422 milyona yükselmiştir. Diyabet, körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizi, felç ve ayak/bacak ampütasyonunun önemli bir nedenidir. Diyabet ölüm oranları 2000 ile 2019 yılları arasında yaşa göre yüzde 3’lük bir artış göstermiştir. 2019 yılında diyabet ve diyabete bağlı böbrek hastalığı yaklaşık 2 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur. Tip 2 diyabetin başlamasını önlemek veya geciktirmek için sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, normal vücut ağırlığını koruma ve sigara kullanımından kaçınma önemlidir. Diyabet tedavi edilebilir ve diyet, fiziksel aktivite, ilaç tedavisi ve düzenli tarama ve tedavi ile önlenebilir veya geciktirilebilir.

4 7

Tip 2 diyabetin belirtileri arasında ağız kuruluğu, aşırı su içme ihtiyacı, sık idrara çıkma, istemsiz kilo kaybı, bulanık görme ve yorgunluk hissi yer almaktadır. Diyabet belirtileri bazen aniden ortaya çıkabilir, ancak tip 2 diyabetin belirtileri hafif olabilir ve fark edilmesi uzun yıllar alabilir. Diyabet zamanla kalp, göz, böbrek ve sinirlerdeki kan damarlarına zarar verebilir ve diyabetli kişilerde kalp krizi, felç ve böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunları riski daha yüksektir. Ayrıca, diyabet gözlerdeki kan damarlarına zarar vererek kalıcı görme kaybına neden olabilir ve sinir hasarı ve zayıf kan akışı nedeniyle ayaklarda sorunlara yol açabilir, hatta ayak ülserlerine ve ampütasyona sebep olabilir.

İlginizi Çekebilir: Bitter Çikolata Sağlığa Yararlı mı?

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.